16 Mayıs 2007 Çarşamba

HİKAYE

“”“Bir öğretmen devlet tarafından kendisine verilen görev yerinde öğretmenlik yaparken bir öğrenci dikkatini çekmektedir. Bu öğrenci insanlara sevgisi olmayan, devamlı kin besleyen bi insandır. Aynı sınıfta olduğu bi kızı sevmektedir. Fakat kıza bir türlü açılamıyodur. Açılamadığından olsa gerek etrafına da saldırgan bir tutum içerisindedir.

Gün gelir, yıllar geçer. Artık okul bitmiştir ve son gündür. Öğretmen öğrencisine neden insanları sevmeyi, insanlara sevgini belli etmeyi öğrenemiyorsun/öğretmek istemiyorsun der. Öğrenci ise ters bir karşılık verir. Öğretmen ise öğrencisine ;

-Sen Tanrıyı bulamadın ama o seni bulacak der…

Aradan yıllar geçer ve artık öğrencisini unutmaya başlayan öğretmen günün birinde ansızın öğrencisini görür. Gözlerine inanamaz. Gördüğü genç; saçları dökülmüş, zayıflamış, bitkin haldeki gençtir. Sonradan öğrenirki öğrencisi ağır bir kanser hastalığının pençesindedir ve yaşamının son günlerini yaşamaktadır. Ve öğrenci öğretmeninin konuşmasına fırsat vermeden başlar anlatmaya;

- Öğretmenim!! Lütfen susun ve beni dinleyin. Biliyorum zamanında sevdiğim insana açılamamış olmamdan dolayı Tanrıdan, sizden, arkadaşlarımdan ve etrafımdan koptum. Ama günün birinde Tanrının beni bu şekilde bulacağından emin değildim. Ama ona kızmadım. Ne de olsa bizim canımızı o verdi yine o alacak. Beni sevindiren ise hastalığımdan dolayı yukarda kaybetmiş olduklarımı bulabilmek oldu. İlk önce tanrıya sevdiğimi söyledim. Daha sonra arkadaşlarımı ve etrafıma sevdiğimi ilan ettim. “Hepinizi seviyorum” dedim. Ama bir kişiyi bulamadım. Aşık olduğum insanı….Bu yüzden sizden de yardım istemeye geldim. Lütfen bana yardımcı olun. Zamanında üzdüğüm insanların hepsine dileğimi ilettim. Artık kimse kalsın istemiyorum. Sağlığımda bunları yapamadığıma pişmanım hiç olmasa ölmeden önce yapayım……………..Ve lütfen günün birinde yeni öğrencilerinize bunu anlatmama izin verin…

Öğretmen gel zaman git zaman bu kızı bulur. Kızı ve öğrencisi olan hastayı aynı gün sınıfına getirip öğrencisine bu olayı anlattırmayı düşünmektedir. Fakat istediği olmaz…..Öğrencisi son dileğini yerine getiremeden ikinci bir pişmanlıkla hayata kapamıştır gözlerini…..Artık olanı biteni anlatmak öğretmene düşmüştür……Öğretmen her şeyi anlatır. Sınıftaki öğrenciler çok duygulanır. Birbirlerine, okuldakilere, tüm tanıdıklarına bi şekilde ulaşıp “sizi seviyoruz” derler. Tanrıya seni seviyoruz derler….En önemlisi hayata veda etmiş gence, kıza ve öğretmenlerine de aynı şekilde konuşurlar. Ama işte o an önemli olan neydi bilir misiniz?

- Kız çok duygulanmıştır ve ağlayarak “ bende onu seviyordum”… o pişman, ben daha pişmanım demiştir…………….””””


Burada anlatılan sadece hüzünlü bir aşk hikayesi değildir. Burada ister sevdiğimiz ister arkadaşımız isterse ailemiz olsun fark etmez. Günün birinde biz kaybolmadan veya pnları kaybetmeden içten bi şekilde “ seni seviyorum” diyelim. Yüzlerine olmasa da içimizden söyleyelim…..Günün birinde geç olmadan….

2 yorum:

Adsız dedi ki...

madem böyle diosun seni seviyorum dostum...nerdesın bılmıyorum ama okursan belki bi ihtimal gec olmadan söylemıs olucam...ayçin

S.... dedi ki...

Küslükler kırgınlıklar geçici ama dostluk kalıcıdır bazen insanlar bunun farkına varamasalarda...dostluğun değerini bilen eski bir dosttan sarp'a yeni yaşında en güzel dilekler.